• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Çok yemenin zararları

Yeniakit Publisher
2016-06-16 19:29:00 -
Çok yemenin zararları

İbrahim Hakkı Hazretleri, çok yemenin on büyük zararı olduğunu şöyle anlatıyor...

Ey aziz! Ehlullah demişlerdir ki, tâlib-i irfan olup, nebat ve hayvan mertebelerinden insan mertebesine yetmek ve tezkiye-i nefis ve tasfiye-i kalb ve tahliye-i ruh etmek murad eden kimseye lazımdır ki, evvela karnını haramdan hıfz ve islâh ede, sonra da yemeğini azaltarak, helâlin bile fazlasından sakınarak, ondan muhabbet ve ma’rifet yoluna doğru gide. Zira insan karnının ıslâhı, cemi’ a’zaların ıslâhından daha çok zor ve meşakkatlidir. Zararı ise cümleden daha büyüktür. Zira, o bir ma’dendir ki, cümle a’zâlara kuvvet ve za’f andan gelir, âfâtlar pek çoksa da, biz on tanesini saymakla iktifa edeceğiz.

Birinci Zararı: Çok yemekle kalb katı olur; nurunun kayıb olması tehlikesi vardır. Nitekim Peygamberimiz (sav) Efendimiz hazretleri buyurmuşlar ki,
“Kalblerinizi çok yemekle öldürmeyiniz. Ekinleri çok suyun öldürdüğü gibi, muhakkak fazla yemekle de kalb ölür.”

Yani çok su içende kalan ekinler büyüyemezler ve çürürler. Hatta tanesi olduktan sonra bile çok suya, yağmura veya sellere maruz kalırlarsa, onlar bile mahvolurlar. Bu, herkesin bildiği bir şeydir. İşte insan da böyledir.

İkinci Zararı: Çok yemekte a’zâların fitnesi ve fesadı vardır. Karınlar tok olunca, onun verdiği kuvvetle gözlerin günah şeylere bakması, kulakların günah şeyleri dinlemesi, ağızların fena faydasız ve boş sözleri söylemesi, ayakların günah yerlerine gitmesi ve ellerin de başkalarına zarar vermesi kolaylaşır ve çoğalır. Amma insanın karnı aç olursa, tabiatiyle bunların hiçbirisini yapmaya gücü yetmez.

Üçüncü Zararı: Çok yemek, ilim ve idrâki azaltır. Zira “tokluk zekâyı giderir” demişlerdir. Eğer dünya ve ahiret hacetlerinden bir şey dileyecek olursan, muradın hasıl oluncaya kadar bir şey yemezsen muradın çabuk hasıl olur. Zira “gıdânın buharı, fehim ve zekâya hicabdır” demişlerdir.

Dördüncü Zararı: Çok yemekte olanın ibadeti az olur. Zira beden ağırlaşıp, hemen uyku basar, havâs ve kuvasına fetret gelir ve leş gibi yatıp uyur. Halbuki, ibadet bir san’attır ki, onun dükkanı halvet ve yalnızlık, aletleri de gayret ve mücahededir. Patlamayan veya mermisi olmayan silah neye yarar!

Beşinci Zararı: İbadet tadının azlığı vardır. Nitekim efdal-i ümmet olan Ebu Bekr-i Sıddîk (ra) buyururlar ki:
İslâm’la müşerref olduğum zamandan tâ bugüne kadar kat’iyyen karnımı doyurmuş değilim. Rab’bimin ibadetinin lezzetinden mahrum olmayayım kaygısıyla. O zamandan bu zamana kadar, kana kana su da içmiş değilim. İlkası iştiyâkından fetret bulmayayım kaygısıyla."

Altıncı Zararı: Çok yiyeceklerde haram olma şâibesi nisbet olarak daha fazladır. O halde çok yemekle insanın haramlara düşme tehlikesi vardır. Zira helal damla damla yani az az gelir, haram ise sel gibi çok çok gelir. Hadisde de vakidir.

Yedinci Zararı: Çok yemekte çok yorgunluk ve zahmet vardır. Onları kazanma ve hazırlamakta da, yedi türlü meşekkatler mevcuttur” demişlerdir. Yemesi, hazırlaması, hazmı, def’i, ıhracı, vakit zayıâtı, hastalık tevlidi gibi.

Sekizinci Zararı: Çok yemekte sekerât-ı mevt denilen ıztırablı halin şiddetli olma tehlikesi vardır; yani tokluk ölümün çok zor ve şiddetli olmasına sebebdir. Zayıf ve aç olanlar daha kavi olurlar. Bilakis tok ve kuvvetli olanların da ölümleri o kadar şiddetli ve ıztırablı olur.
Dokuzuncu Zararı: Çok yemekte âr ve melâmet, pişmanlık vardır; çünkü, şehveti talebe ve fazla şeyleri, almağa insanı mecbur eder. Halbuki, helâlına hesab, haramına da azab olduğunu bilmeyen yoktur.

Az yemeyi i’tiyad eden ve hazır olana kanâat edenler, birçok kerametlere nail olup, mesrur olurlar.

Onuncu Zararı: Çok yemekte vücudun lüzumundan fazla kilo alması vardır ki, bu sebeble kalbin etrafı yağ tabakasıyla kaplandığı için, rahat nefes alıp veremez. Sonra kollestirin (kanda yağ birikmesi) denilen hastalığın başlıca sebebidir. Sonra, böbrekler vaktinden önce yorulur ve bozulur, vazifesini yapamaz olur. Daha sonra, mide tabii halini kaybeder, büyür, elâstikiyyetini muhafaza edemez. Bütün bunların neticesi olarak da “Tevessü-ü mide” husûle gelir ki, yediklerini kolay kolay hazm edemez; bu yüzden bütün vücud rahatsız hale gelir. Çok kere mide ülseri denilen, mide veya kalın bağırsakda çıban da husûle gelir. İşte bu saydıklarımız belki de daha birçok rahatsızlıklar hep bu çok yeme ve çok içme neticesi meydana gelen zararlardır. Allah hepimizi bu gibi hastalıklardan muhafaza buyursun. Âmin.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23